KUZEY KAFKASYA CUMHURİYETİ’NE DOĞRU…

Tarih boyunca dönemin bölgesel ve küresel güçlerinin çeşitli tehditlerine ve saldırılarına başarıyla göğüs geren Kuzey Kafkasya coğrafyası, “sıcak deniz” sevdalısı Rus İmparatorluğu karşısında da uzun süre direniş göstermiş, çok büyük bir soykırıma uğramış ama sonuçta topraklarının işgal altına girmesini engelleyememişti.

1500’lü yıllarda başlayan istila hareketini, 1864 yılında tamamlayan Rus İmparatorluğu, savaşı kazanmasına rağmen Kuzey Kafkasya’da halihazırda var olan etnik dengenin ve sosyo-ekonomik dokunun değiştirilmemesi, emekleme aşamasındaki politik yapıların dağıtılmaması durumunda işgale ve sömürgeciliğe direnişin yeniden canlanabileceğinin farkında idi.

Büyük Çerkes Sürgünü

Rus İmparatorluğu’nun işgal altında tuttuğu topraklardaki ilk önlemi, her zaman bölgenin yerel insan kaynaklarını mümkün olduğunca zayıflatmak ve dağıtmak olmuştu.

Kuzey Kafkasya coğrafyasının dış dünyaya ve etkilere açık Kuzey Batı Kafkasya bölümü merkez alınarak, soykırım şartlarında gerçekleştirilen “Büyük Sürgün”, bu önlemlerin en acımasız ve trajik sonuçlarından birisiydi.

300 yıl süren soykırım odaklı Kafkas-Rus savaşları, Büyük Sürgün ve kolonizasyon ile Kuzey Kafkas halkının tüm toplumsal dinamikleri alt üst edildi. Maddi ve manevi kaynakları dağıtıldı ve Kuzey Kafkasya toplumu anavatan ve diasporası olmak üzere iki ayrı parçaya bölündü.

1864 sürgününden sonra tüm Kuzey Kafkasya’nın, özellikle de Kuzey-Batı Kafkasya’nın hali içler acısıydı. Yaklaşık 300 yıl süren orantısız savaş, işgal ve soykırım Kafkasya coğrafyasını bitkisel hayata sokmuştu.

Rus işgalinin son yıllarında başlayan ve 1864 yılından sonra da yıllarca devam eden sistematik sürgün, özellikle Kuzey-Batı Kafkasya’nın diğer ifade ile tarihi Çerkesya’nın batı bölgesinde yaşayan Adigelerin % 90‘ini Vubıhların ve Ahçıps Abazalarının tamamını topraklarından koparmıştı.

Vatanlarında kalabilenler şimdiki Adiğe Cumhuriyeti’nin olduğu ovalık bölgede küçük yerleşimler halinde toparlanmışlardı. Kızılderililerin rezervasyon kamplarına benzeyen Adige köylerinin çevreleri Rus ve Kazak köyleri ile kuşatılmıştı. Bu askeri-idari yapı günümüzde de halen devam etmektedir.

Kuzey-Doğu Kafkasya sürgün kasırgasından Kuzey-Batı Kafkasya kadar etkilenmedi. 150 yıllık savaş ve soykırımdan geriye kalan nüfusunu büyük oranda muhafaza etti. Ama sonuçta tüm coğrafya büyük bir yıkım geçirmişti. Tüm hücrelerine kadar derin bir travmanın içinde olan bölge halkı, tamamen içine kapanmış, edilgen, yılgın bir durumdaydı.

Kuzey Kafkasya Haritası

Rus İmparatorluğu Kuzey Kafkasya’yı hiçbir zaman normal sivil bir idari ile yönetmedi.  Çarlık yönetimi yıkılıncaya kadar bölgede özel askeri yönetim şartları devam etti. Askeri idare ve hukuku sadece Kuzey Kafkasyalılara yönelikti. Bölgeye yerleştirilen Rus ve Kazakların muhatapları ise sivil idare kurumlardı.

Rus İmparatorluğu ömrünün sonuna kadar Ruslaştırma politikasını da kesintisiz devam ettirdi. Kuzey Kafkasyalılar hem dini hem ulusal açıdan Ruslaştırılmaya çalışılıyordu. Eğitim kurumları bu politikanın en önemli araçlarıydı ama bu eğitimde belirli bir seviyeye kadardı.

Tüm Kuzey Kafkasya’da en yüksek eğitim kurumları liseler idi. Örneğin, Şetkale (Stavropol), Terekkale (Vladikavkaz), Kaleşkur (Krasnodar), Psıfabe (Pyatigorsk) gibi belli başlı büyük şehirlerde ancak lise eğitimi vardı. Diğer il ve bazı ilçelerde eğitim düzeyi daha düşük seviyedeydi.

Çerkes Teavün Cemiyeti

İstanbul’da faaliyet gösteren Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti, Kuzey Kafkasya’nın özellikle kadim Çerkesya topraklarının hazin durumuna biraz olsun çare olmak amacıyla okullar açılmasına ön ayak oldu.

Bu okulların öğretmen, kitap v.b. ihtiyaçları karşılandı. Öğretmen olarak gönderilen Tsağo Nuri, Butba Mustafa, Neğuç Yusuf Suat, Hıdzelt İbrahim, Dığune Akif, Gusar Muhammed Zahed, Tletseruk Harun v.b. yurtseverler Adige halkının eğitimi ve ulusal bilinçlenmesinde etkin bir rol oynamışlardı.

1910 yılında Kafkasya’ya gönderilen ilk öğretmen olan İbrahim Xıdzelt, Kuban bölgesinde Penexes köyünde altı sınıflı özel bir okul açmıştı.

Mustafa Butba, Hidzelt 
İbrahim, Tsağo Nuri, Neguç Yusuf Suat, Tletseruk Harun

Taxhtemquey’da da bir ilkokul açılmıştı. Okullar büyük törenlerle açılıyordu. Okuldaki dersler Adigece okutuluyor, üçüncü sınıftan itibaren Rusça dersler de veriliyordu.

Hakurinehable ve Taxhtemquey Çerkes Okulu

1913 yılında Psıguven(Nalçik)’e gönderilen Tsağo Nuri, burada bir lise bir de öğretmen okulu açmış ve Kafkasya’da yayınlanan ilk Adigece gazete olan “Adige Makh”(Adige Sesi)ı yayınlamıştı.

Rus İmparatorluğu’nun tüm çabalarına rağmen; çekindiği ve acımasız önlemler almaya yöneldiği direniş ruhu kısa bir süre sonra kendini yeniden gösterdi. Büyük Sürgün sonrası, 1877’de Dağıstan, Çeçenistan, Adigey ve Abhazya’da ve yine 1905’de Dağıstan ve Çeçenistan’da çıkan toplu isyanlar ve ferdi başkaldırılardan (Abrekler) sonra Moskova’nın korktuğu Kuzey Kafkasya çapındaki büyük “başkaldırı”, 1917 yılında Çarlık Rusya’sının yıkılması sonucunda ortaya çıktı.

Abrek Zelimhan

Çarlık sömürgesi altında bulunan diğer halklar gibi Kuzey Kafkasyalılar da, özgürlük mücadelelerini Osmanlı Kafkas diasporasının da yoğun desteği ile 1917 yılında başlattılar.

Mücadeleye öncülük eden milliyetçi kadrolar 1917 tarihine kadar ki sosyo-politik süreçte yetişen bölgede çok az sayıda bulunan liseleri bitirme şansına sahip gençlerdi. Bu gençler, Kuzey Kafkasya halkının ekonomik durumu görece daha iyi durumda olan ailelerinin çocuklarıydı. Ve bu imkânları sayesinde birçoğu imparatorluk merkezine giderek üniversite eğitimi de aldılar.

Ahmet Tsalıkkatı Pşımaho KotseAhmet Tsalıkkatı gibi Moskova’da okuyan birkaç kişi hariç hemen hemen hepsi St. Petersburg’da okudular. İlginçtir, birkaç tanesi hariç hepsi hukuk eğitimi aldılar. Hak, hukuk ve adalet arayan bir halkın çocuklarının gösterdiği bilinçli bir tercihti bu. Kuzey Kafkasyalı öğrenciler sadece üniversite eğitimi almakla yetinmediler. Merkezi Rusya’da yükselen tüm sosyo-politik hareketlerin içerisine de girdiler.

Ülkelerine dönen Kuzey Kafkasyalı gençler, bir yandan mesleklerini icra ederlerken bir yandan da politik çalışmalarını sürdürdüler. Bulundukları politik hareketlerin yayın organlarında Kuzey Kafkasya’nın ulusal sorunlarıyla ilgili makaleleri, şiirleri, hikâyeleri yayınlandı.

Bu konuda Pşımaho Kotse’nin Kuban bölgesindeki kültürel ve politik çalışmaları da takdire şayandır. Kotse, İstanbul’daki Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti’nden aldığı destek ile şimdiki Kaleşkur (Krasnodar) şehrinde “Çerkes Yardımlaşma Derneği”ni kurmuş, birçok yayın organında halkının ulusal sorunlarıyla ilgili yazılar yayınlamıştı.

Dağıstan’da Şamilkala'da (Petrovsk-Mahaçkala) değişik sosyo-politik amaçlarla kurulan İslâm Yardım Cemiyeti ve buna benzer örgütler içerisinde pasif olarak bağımsızlık çalışmaları yapılıyordu.

Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni kuran kadroların hiçbir zaman ideolojik homojenlikleri olmadı. Farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da grupların önemli bir bölümünde işbirliği ve dayanışma geleneği kuvvetli idi. Birçok konuda farklı düşünseler bile halklarının geleceği konusunda asgari müşterekleri vardı ve mümkün olduğunca omuz omuza durmaya çalışmışlardı.

Bu gruplardaki politik aktörlerin kimisi Sosyal Demokrat, Menşevik ve Bolşevik grupların çizgisinde yetişti. Kimisi de liberal düşünce ile beslendi. Liberal milliyetçiler ve Sosyal Demokratlar, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin kuruluşunda aktif olarak rol aldılar. Bunlara yerel halk içinde büyük bir nüfuza sahip olan dini, sufi tarikatlar da destek oldu.

Kuzey Kafkasyalı Bolşevikler sürecin başında milli kadrolarla beraber idiler. Ama Rus Bolşeviklerin Rusya genelinde ve Kuzey Kafkasya’da büyük güç kazanmasından sonra saf değiştirdiler ve Kafkasya’nın Kızıl Ordu tarafından işgaline de yardımcı oldular. Yerli Bolşeviklerin de biyografileri hazindir. Nerede ise tamamı Stalin’in temizlik harekâtında “burjuva milliyetçisi” olmakla suçlanarak yok edildiler.

Kuzey Kafkasyalı politik aktörler, 1917 başlarından itibaren bölgelerindeki politik çalışmaları hızlandırmışlardı. 1917 Mart’ından itibaren somutlaşan çalışmalar, Mayıs ayında Terekkale’de (Vladikavkaz),  Eylül ayında Andi’de (Andi-Vedono-Terekkale) iki kongre toplanması ile zirve yapmıştı.

I. ve II. Kuzey Kafkasya Kongreleri Kuzey Kafkasya tarihi için dönüm noktası sayılır. İlk defa Karadeniz kıyılarından Hazar Denizi kıyılarına kadar Kuzey Kafkasya coğrafyasının tüm halkları bir araya gelebilmişler ve ortak gelecek tasavvurunda bulunmuşlardı. 1700 ve 1800’lü yıllardaki yarım kalan birlik çabaları ilk defa meyvesini tam olarak vermişti.

Terekkale - Vladikafkas

“Kafkasya Dağlı Halklarının l. Kongresi”(1-9 Mayıs 1917),  Terek bölgesinin merkezi Terekkale’de (Vladikavkaz) çalışmalarına başlamıştı.  Olginskaya Kız Spor Okulu salonunda başlayan çalışmalara Kafkasya'nın tüm halkları ve siyasi gruplarına mensup 500'den fazla delege katılmıştı.

Toplantının açılışında Geçici Komite Başkanı Avukat Basiat Şahan, “Kardeş Dağlılar! Kafkasya Dağlıları'nın özgürlüğü bundan elli yıl önce, Çarlığın zulmü altında yok edilmişti. 25 Ağustos 1859'da Gunib düştü. Unutulmaz halk kahramanımız Çeçenistan ve Dağıstan İmamı Şamil tutsak edilip Kaluga'ya sürgüne gönderildi ve ülkede baskıcı bir askeri rejim kuruldu. Beş yıl sonra 21 Mayıs 1864'te dağlık yurdumuzun diğer bir bölgesinde, Karadeniz kıyılarındaki son özgür Çerkes köyü Akhçıps düştü...” sözleriyle başlayan bir konuşma yapmış ve Karadeniz'den Hazar'a kadar uzanan tüm Kafkasya halklarına mensup temsilcilerin, Rusya'daki devrimin verdiği olanakları değerlendirerek, özgürlüklerini korumak ve ulusal yaşamlarını düzenleyecek örgütlenmeleri başlatmak üzere bir araya geldiklerini belirtmişti.

Katılan delegelerin çokluğu nedeniyle oturumlarını 2. günden itibaren Terekkale (Vladikavkaz) kentinin tiyatro binasında yapmak zorunda kalan “Kafkasya Dağlı Halkları Temsilcilerinin I. Kongresi”nde, dokuz günlük bir çalışmadan sonra  “Birleşik Kuzey Kafkasya Dağlıları Birliği” oluşturulmuş, kendisini sürekli olarak temsil edecek “Merkezi İcra Komitesi” (Hükümet) seçilmiş ve Kafkasya Dağlı Halkları Temsilcilerinin II. Kongresi'nin Eylül ayında Dağıstan bölgesinin Andi yöresinde toplanmasına karar verilmişti.

Birleşik Kuzey Kafkasya Dağlıları Birliği’nin 15 kişilik Merkezi İcra Kuruluna aşağıdaki kişiler seçilmişti:

1- Adıge ve Abazalar'ın Temsilcisi: Sultan Kaplan GİREY.

2- Balkar Temsilcisi: Basiat ŞAHAN (Terek Bölgesi Başkan Yardımcısı).

3- Çeçen Temsilcisi: Abdülmecid Tapa ÇERMOY (Başkan).

4- Dağıstan Temsilcisi: Beşir DALGAT, (Dağıstan Bölgesi Başkan Yardımcısı) Mahomet Ali DAHADAYEV, Nuhbek TARKOVSKİ, Ali BASSAN, Zubeyr TEMİRHAN, Assad Bek ABDULLAH.

5- Kabardey Temsilcisi: Pşımaho KOTSE (Kuban Bölgesi Başkan Yardımcısı).

6- Karaçaylılar’ın Temsilcisi: Halit Hacı ERİKEN.

7- Kumuklar, Nogaylar ve Aukhlar'ın Temsilcisi: Reşidhan KAPLAN.

8- İnguş Temsilcisi: Vassan Girey JABAĞI.

9- Oset Temsilcisi: Elbuzdıko BRITATI.

10- Türkmenler ve Nogaylar'ın Temsilcisi: Mengli Bulat MUSLİMOV.

Kuzey Kafkasyalılar, 1917 yılının sonbaharına kadar merkezi Rusya’dan ümitlerini tam kesmedikleri için iyimser bir düşünceyle, federal bir Birleşik Kafkasya’nın demokratik ve federal bir Rusya içinde var olabileceğini düşünüyorlardı. Ama 18 Eylül 1917’deki Andi Kongresi, merkezi Rusya’daki ve Kafkasya’daki olumsuz gelişmelerden tedirgin olmuş ve gelecek tasavvurunda bağımsızlık seçeneğini ön plana almıştı.

Kafkas tarihine Andi Kurultayı olarak geçen Kafkasya Dağlı Halklarının II. Kongresi, önce Dağıstan bölgesinin Andi köyünde başlamış, daha sonra Çeçenya bölgesinin Vedeno köyünde ve en son olarak Osetya bölgesinin Terekkale (Vladikavkaz) şehrinde tamamlanmıştı.

Andi toplantısında alınan kararlarla Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'nin kuruluşu bir kez daha onaylanmıştı. Toplantının sonunda çevirmenlerden Hacımahılı Abdülkerim, toplantı tutanağını önce Arapça, ardından kendi anadilinde Avarca olarak okumuştu. Tutanaklar daha sonra diğer çevirmenler aracılığıyla Kumuk, Karaçay, Oset, Adige ve Çeçen dillerine de çevrilmişti.

Andi Kongresi

Kafkasya Dağlı Halkları'nın 2. Kongresi’nde;  önce Vedeno'da, daha sonra da Terekkale (Vladikavkaz)'de yapılan toplantılarda bir sıra somut ve önemli kararların yanı sıra ayrıca geçici bir anayasa da onaylanmıştı. Bu geçici anayasanın temel hükümlerine göre:

1) Kuzey Kafkasya halkları politik bir birlik oluşturmaktadırlar.

2) Bu birliğin içinde her halk içişlerinde özerklik sahibidir.

3) Birliğin ortak yararları konusunda karar mercii olmak üzere iki meclisten oluşan bir yasama organı oluşturulacaktır. Alt Meclis özgür halkların düşüncelerini ifade eder ve her 30.000 kişiye bir temsilci esasına dayanarak seçilmiş bulunan halk temsilcilerinden oluşur. Üst Meclis ise halkların birliği düşüncesini temsil eder ve burada her halk üç üyeyle temsil edilir.

4) İki Meclis bir araya gelerek hükümeti seçerler. Merkezi İcra Komitesi ilk hükümeti oluşturacak ve gerekli fonksiyonları üyeleri arasında paylaştıracaktır.

Kafkasya Dağlı Halklarının II. Kongresi, siyasi ortamın kötüye gitmesi ihtimaline dayanarak Merkezi İcra Komitesi'ne şu olağanüstü yetkileri de tanımıştı:

  • Ulusal ordu kurma yetkisi

  • Temel tüketim mallarının ülkeden ihracını yasaklama yetkisi.

  • En uygun görülecek zamanda Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını resmen ilan etme yetkisi.

Andi Kongresinden çıkan sonuca göre; Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti, etnik ayrılıklara, dil farklılıklarına dayanmayan, tümüne saygı gösteren ve koruyan, ortak bir geçmişi referans alarak, ortak bir gelecek tasavvurunda bulunan gönüllü insanlardan oluşacak bir devleti hedefliyordu.

Bu Kuzey Kafkasya tarihi için bir devrim idi. Bu birlikteliği, (çok istemelerine rağmen) ne Doğu Kafkasya (Dağıstan-Çeçenistan) Naipler Meclisi ne de Batı Kafkasya (Çerkesya) Milli Misak Meclisi fiziki ve konjoktürel olumsuzluklar yüzünden başaramamıştı.

Ekim 1917’de Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi ve Rusya’daki tüm dengelerin değişmesi, Kuzey Kafkasya politik hareketlerinin büyük bir kısmını yol ayrımına getirmişti. Rusya genelinde ve diğer sömürge topraklarında da aynı şok yaşanıyordu.

Ahmet Tsalıkattı’nın da içinde bulunduğu “ünitarist”lerin tezinin de, önderliğini Resulzade’nin yaptığı “federalist”lerin tezinin de gerçekleşmeyeceği gün gibi ortaya çıkmıştı. Bu yüzden Rusya sömürgesi altındaki tüm Müslüman halkların hemen hemen hepsinde “bağımsızlık yolu” en önemli seçenek olarak öne çıkmıştı.

“Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti” meclisi 21 Aralık 1917’de yaptığı toplantıda Rusya anayasasını reddetti. Kuzey Kafkasya hükümeti, Kafkasya’nın Rusya’dan ayrılmış bağımsız bir devlet olduğu ilan etti. Rusya’nın Kafkasya’nın iç işlerine kesinlikle müdahale edemeyeceği vurgulandı.

Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti

Bu meydan okuyuş özellikle Bolşevik güçlerin hiç hoşuna gitmemiş ve Rus garnizonlarından destek alarak  Kuzey Kafkasya’da bazı şehirlerde (Piyatigorsk, Georgiyevsk...v.s.) iktidarı zorla ele geçirmişlerdi.

Kara GünlerKuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ilanını hazmedemeyen Kızıl ve Beyaz Rus Orduları Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni yıkmak için 1917 yılının son günlerinden itibaren dört bir koldan şehirlere, kasabalara ve köylere saldırmaya başladılar ve büyük katliamlara girişmişlerdi.

Bu kara günlerden bir örnek:

Şubat 1918: Kuban bölgesinde, Rus Kızıl Ordu birlikleri, Ğobokuay adlı Çerkes köyünü top ateşine tutuyor. “Silah aramak için” köye giren Mihail Brajnikov komutasındaki Kızıl müfreze tek bir silah bile bulamıyor. Buna karşın köy erkeklerinden birçoğu. “rehine” olarak alınıp götürülüyor. Bu “rehineler” Beloreçenskaya, Hanskaya, Kelermeskaya stanitsalarının halkından oluşan Rus Kızıl Ordu askerleri tarafından Molakanskaya mezrasında sırf “Çerkes oldukları için” kılıç, kurşun ve süngüyle vahşice öldürülüyor.

Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni yıkmak için saldırıya geçen ve katliamlara başlayan Kızıl ve Beyaz Rus Ordularına karşı Kuzey Kafkasya’nın her yerinden direnişler başlamıştı.

© KKC 100. Yıl