KUZEY KAFKASYA CUMHURİYETİ’NİN DİRENİŞİ VE HAZİN SON
Haziran, Temmuz ve Ağustos 1918’de Osmanlı Devleti ile bağımsız Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Hükümetleri arasında imzalanan yardım anlaşmaları uyarınca, bu ülkelere askeri yardımda bulunmak üzere Nuri Paşa’nın komutanlığında bir “Kafkas İSLAM Ordusu” ve süreç içinde bu ordunun içinde de Osmanlı Kafkas Diasparasının subay ve erlerinden oluşan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin emrine verilen “Kuzey Kafkas Ordusu” oluşturulmuştur. Bu ordunun ilk birlikleri 5. Kafkas Tümeninin 9. Kafkas Alayına bağlı 25 ve 27. Taburlar ile Mürettep Süvari Alayı, 5. Kafkas Sahra Topçu Alayı ve bağlı birlikleri 10 Haziran’da, Azerbaycan Gence’ye ulaşmıştır. Yarbay Süleyman İzzet (Tsey) komutasında 15. Piyade Tümeni de “Kafkas İslam Ordusu”nun kuruluşuna katılmış ve 28 Haziran 1918’de Batum’a ulaşmıştır. Ancak burada, Tümen askerlerinden bazıları ata yurtlarına bir an önce gitmek gayesiyle birliklerini terk etmiş ve Batum’da oluşturulmakta olan Kuzey Kafkasya örgütlenmesine katılmıştır. (Bunlardan bazıları Abhazya yöresine yapılan ikinci çıkarmada yer almışlardır.)
Ağustos 1918’de Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan Cumhuriyetleri’ne yardım gayesiyle Osmanlı Hükümeti’nce oluşturulmuş bulunan “Kafkas İslam Ordusu” Komutanlığı, Mithat Şhaplı, İsmail Hakkı Berkuk ve Muzaffer Tuğsavul adlı üç subayı, askeri ve idari örgütleme çalışmalarında bulunmak üzere Güney Dağıstan bölgesine göndermiştir. 1860’lı yıllarda Kafkasya’dan sürülmüş insanların çocukları olan bu subaylar, 1859 yılında İmam Şamil’in esaretiyle Kafkas bağımsızlık savaşının sekteye uğradığı Gunib kasabasını merkez yaparak soydaşları arasında ulusal propaganda ve örgütleme çalışmalarını başlatmışlardır.
“Kuzey Kafkas Ordusu”nun çekirdeğini oluşturacak askeri birliklerden biri olan 12. Süvari Alayı Nuha-Akhtı üzerinden Dağıstan bölgesine girmiş ve 10 Ağustos’ta Gunib yöresinde konuşlandırılmıştır. 14. Süvari ile bu iki süvari alayının oluşturduğu tümene bağlı bulunan “Teşkilat Taburu” ise ancak Ağustos sonlarında Gunib’e ulaşmıştır.
Yine Ağustos ayı içinde Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti “Kuzey Kafkas Ordusu”’nun bir parçası olarak Abhazya’nın Kodor ilçesine çıkarma yapan askeri müfreze, “Abhaz Halk Konseyi’ni silah zoruyla dağıtan işgalci Gürcü birliklerine karşı eylemlerde bulunmaya başlamışlardır.
Eylül ayı içinde Bakü kentinin Osmanlı güçleri tarafından ele geçirilmesi üzerine buradan kaçan Beyaz Ordu mensuplarının Dağıstan’ın kıyı kentlerini elinde tutan bulunan Albay Lazar Biçerahov’un (Biçeratı) güçlerine katılması bölgedeki milli güçlerin çalışmalarını zorlaştırmıştır. Ama yeni dengeler milli güçlerden yanadır. O güne kadar Bolşevizm’e sempati duymuş ya da tarafsız kalmış birçok Kafkasyalı da milli güçlere katılmaya başlamıştır. Milli güçlere destek olması amacıyla da Bakü’deki “Kafkas İslam Ordusu” Komutanlığı, Bakü’nün alınmasında başrolü oynayan Çerkes Yarbay Süleyman İzzet (Tsey) komutasındaki 15. Tümen birliklerini (56.ve 38. Piyade Alayları, Krup Dağ Taburu, bir kudretli dağ bataryası ve yardımcı birlikleri) Kuzey Kafkasya’ya yardıma göndermiştir.
Gürcü Menşevik Hükümetinin, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin Abhazya yöresinde, Alman silahlı güçlerinin de desteğiyle yürüttüğü işgal ve ilhak politikası 28 Eylül 1918’de Türkiye’deki “Çerkes Komitesi” tarafından da kınanmıştır. Dr. İsa Ruhi Paşa (Dağıstanlı-Avar), Eski Vali Dr. Hanakhe Reşid Bey (Adige), Ressam Namık İsmail Big (Vubıh). Öğretmen-Din adamı-Hukukçu ve Yazar Hüseyin Şem’i Tıme (Adige), Prof. Aziz Meker (Abaza), Milli Ajans Müdürü-Milletvekili Hüseyin Tosun Şhaplı (Vubıh) tarafından imzalanarak Alman İmparatoruna gönderilen bu protestoda, “Abhazya’nın etnografya, tarih ve duygu bakımından Çerkes ülkesinin ayrılmaz bir parçası olduğu” vurgulanmıştır.
Yine Eylül ayı içinde Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Hükümeti Başkanı Abdülmecid Tapa Çermoy, hükümetinin Kuban bölgesinde bulunan üyesi Pışımaho Kotse (Kosok) ile Kuban Bölgesi Dağlıları İcra Komitesi Başkanı ve Kuban Yasama Meclisi (Rada) Başkan Yardımcısı Sultan Şahin Girey’den bölge raporu almıştır. Raporda Cumhuriyetin deklare edilen kuzey sınırlarının Kuban Hükümeti ve yönetim çevrelerinde büyük şaşkınlık yarattığını ve “Kuban Kazak Ordusunun toprak bütünlüğüne bir saldırı” olarak değerlendirildiği yazmaktadır. Pşımaho Kotse (Kosok), bölgede çeşitli görüşmeler yapmıştır. Novoçerkask’ta (Don bölgesi) General Alekseyev vd. Gönüllü Ordu yöneticileri ile görüşme bunlardan birisidir. Kotse, Kuzey Kafkasya’daki durum ve Kuzey Kafkasya Hükümetinin amaçları hakkında da bilgi vermiş, Bolşevizm’e karşı ortak mücadele konusu tartışılmıştır. Pışımaho Kotse (Kosok)’nin ısrarıyla görüşme tutanaklarına, bir tarafın askeri birimlerinin diğer taraf arazisine ancak diğer tarafın rızasıyla geçebileceği konusunda bir şart da konmuştur. Kotse ayrıca Ukrayna’nın merkezi Kiev’de Alman Mareşal Eichorn ile bir görüşme yapmış onu ikna ederek eski Rus stoklarından bir miktar silah almış ve bunu 60 kadar Kafkas Süvari Tümeni mensubundan oluşturulan bir koruma birliği ile Gürcistan’ın Poti limanından Dağıstan bölgesine sevk ettirmiştir.
29 Ağustos 1918’de Osmanlı Hükümeti tarafından Kuzey Kafkas Ordusu Komutanlığı ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti nezdinde Osmanlı Devletinin siyasi ve Askeri Temsilciliğine atanan Çerkes General ve tarihçi Met Yusuf İzzet Paşa, İstanbul’dan Batum’a gelmiş, 5 Ekim 1918’de o sırada Batum’da bulunan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tapa Çermoy ile birlikte özel bir trenle Bakü’ye geçmiştir.
Ekim ayının başında Dağıstan’da kritik yerlerde duruma hâkim olmaya başlayan KKC hükümetine bağlı birlikler destekledikleri 15. Tümen ile birlikte iki gün süren çatışmalardan sonra Derbent kenti ve istasyonunu ele geçirmişlerdir. 9 Ekim 1918’de ise General Met Yusuf İzzet Paşa, Dağıstan’ın Derbent kentine ulaşmış ve komutayı fiilen ele almıştır.
Aynı gün, 15. Tümen Karargâhına davet edilmiş bulunan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Abdulmecid Çermoy, İçişleri Bakanı İbrahim Haydar, Derbent Belediye ve Hükümet Başkanı Müslim Bey İsrail, karargâhta Kuzey Kafkas Ordusu Komutanı Met Yusuf İzzet Paşa ve 172 15. Tümen Komutanı Tsey Süleyman İzzet Bey’le bir araya gelmişler ve devletin örgütlenmesi hakkında yapılabilecekleri planlamışlardır.
13 Ekim 1918’de de Derbent hükümet konağına özel bir törenle Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin bayrağı çekiliyor. Kuzey Kafkasya Devlet ve Hükümet Başkanı Abdulmecid Çermoy, sürgündeki Kafkasya halkını temsilen Kuzey Kafkas Ordusu Komutanı Met Yusuf İzzet Paşa ve bir gün önce Bakü’den Derbent’e gelmiş bulunan Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa, kentteki Rus ve Gürcü Papazları ile Musevi Hahamı da konuşma yapıyorlar.
Kuzey Kafkasya milli birlikleri, 21 Ekim’de Mehmetkale, Uluterkeme ve Cemikent’i, 29 Ekim’de Temirhan Şura’yı 8 Kasım’da Petrovsk’u işgalden kurtarmışlardır. 9 Kasım 1918’de Petrovsk (Encikale) kentine, ünlü Kafkas liderinin adının verilmesi kararlaştırılmış ve Şamilkale’ye bağımsız Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin yedi yıldızlı milli bayrağı törenle çekilmiştir.
Bu arada 30 Ekim’de imzalanan Mondros Mütarekesi gereğince Osmanlı Devleti - İtilaf Devletleri arasındaki silahlı çatışma sona ermiş, Osmanlı Devleti savaşı kaybetmiş ve birçok bölgede olduğu gibi Kafkasya’dan da birliklerini Aralık ayı içinde geri çekmek zorunda kalmıştır. Geri çekilme emri Kuzey Kafkasya Ordusu Komutanı Met Yusuf İzzet Paşa’ya ise 11 Kasım’da ulaşmıştır. Met Yusuf İzzet Paşa, Kuzey Kafkasya Cumhuriyet Hükümetine kazandırılabilecek kısa bir süreyi bile kâr sayarak bu emri bir süre astlarına tebliğ etmemiştir. Ama sonunda 17 Kasım 1918’de Osmanlı Ordusunun ilk kafilesi Kafkasya’dan ayrılmaya başlamış, 28 Aralık 1918’de ise Kafkas İslam Ordusunun 15. Kuzey Kafkasya Tümeni Kafkasya’dan tamamen çekilmiştir.
Kafkas İslam Ordusunun 15. Kuzey Kafkasya Tümeni kademeli olarak bölgeden çekilirken 24 Kasım’da Temirhan Şura kentinde Kuzey Kafkasya Cumhuriyet Hükümetinin organı olarak haftada bir yayınlanacak olan “Severnıy Kavkaz” (Kuzey Kafkasya) gazetesinin ilk sayısı çıkmış, aynı gün Kuzey Kafkasya bağımsızlık davasını dünya ülkelerine tanıtmak gayesiyle diplomatik bir geziye çıkmış bulunan Kuzey Kafkasya Hükümetinin Dışişleri Bakanı Haydar Bammat İsviçre’nin Berne Kentine geçmiştir. Bammat, dünya politikasının merkezlerinden biri durumunda olan bu kentte İngiltere, Fransa, A.B.D., İtalya, Japonya gibi çeşitli ülkelerin temsilcileriyle görüşmeler yapmış, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin tanınmasını istemiştir.
Kafkas İslam Ordusunun 15. Kuzey Kafkasya Tümeni’nin Kafkasya’dan çekilmeye başlaması KKC Hükümetini de sarsmış 12 Aralık 1918’de Hükümet Başkanı Çermoy ve kabinesi istifa etmiştir. 15 Aralık’da Temirhan Şura’da toplanan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin Parlamentosu, istifasını veren Abdülmecid Çermoy başkanlığındaki hükümet yerine Adige hukukçu Pşımaho Kotse (Kosok)’nin başkanlığında yeni bir hükümet oluşturulmuş, 19 Aralık’ta da hükümet programını açıklamıştır. Parlamento ayrıca eski Hükümet Başkanı Abdülmecid Çermoy’un başkanlığında Dışişleri Bakanı Haydar Bammat, Ulaştırma Bakanı İbrahim Haydar ve Dr. Hasan Hadrazagtı’dan oluşan özel bir kurulu ise Kuzey Kafkasya’nın bağımsızlık ve haklarını savunmak üzere Paris Barış Konferansında savunmak üzere görevlendirmiştir.
Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Hükümeti, 22-23 Aralık’da yaptığı toplantılarda yeniden örgütlenmek ve iktidarını tüm ülkeye yaymak gayesiyle, Geçici Birlik Konseyi (Parlamento) ve Kuzey Kafkasya (Dağlı) Cumhuriyeti Hükümetinin kuruluş ilkelerini saptamıştır. Yurtdışında da destek arayışını sürdüren Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Hükümetinin Dışişleri Bakanı Haydar Bammat, İsviçre’nin Bern kentinden, bağımsızlığını kazanmış bulunan Polonya Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı J. Pilsudski’ye bir mektup göndermiş, ona, Kafkasya ile Polonya’yı birbirine bağlayan tarihi dostluğu ve yurttaşlarının içten duygularını anımsatmış ve elbirliğiyle çalışma önerisinde bulunmuştur.
Şartların Kuzey Kafkasyalıların aleyhine değiştiği, Çar taraftarı Rus generali Denikin’in, İngiltere’den aldığı destek ile Kafkasya’da bağımsız bir devletin kurulmuş olmasına tahammül edemeyerek Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin topraklarına saldırdığı bu günlerde, yeni hükümet bütün Kafkasya halklarını seferber ederek Bolşevik Rusya’ya ve Beyaz Orduya karşı mücadeleye devam etme kararı almıştır. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Parlamentosu’nun 22 Ocak’taki ikinci çalışma gününde söz alan üyelerden Abhazya Temsilcisi Tumanov, şu konuşmayı yapmıştır:
“Kafkasya Dağlıları için tarihsel bir önem taşıyan bu günde çok mutluyum. Kan kardeşiniz Abhaz halkının hükümetinin bir üyesiyim, Kuzey Kafkasya’nın imha ve zulmedilen Dağlı halklarını birleştiren yüksek organ olan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Parlamentosu üyelerini tüm Abhaz halkı adına selamlıyorum.
Biz Abhazlar, diğer Dağlıları kanı ve canı bir öz kardeşlerimiz sayıyoruz. Bizi birbirimizden ayıran ve bizim için ciddi bir engel olan sert-katı Kafkas dağları, burada kardeşlerin birliğinin kurulduğu, iktidarının oluşturulduğu şu andan itibaren bize artık korku vermiyor. Bu engel zayıflıyor ve biz Abhazlar, kardeşlerimiz olan diğer Dağlılarla kendimizi ayrılmaz bir şekilde bağlanmış hissediyoruz.
…
Abhazya’ya geri döndüğüm zaman halkıma, kardeşlerimize diyeceğim ki özgürlük var o ölmedi ve halkımda uyumakta olan daha iyi bir gelecek umudunu uyandıracağım. Birliğinizde bizlere de yer verdiniz, bizi, akrabalarınız olan Abhazları da unutmadınız. Bizim temsilcimiz de kurulunuzla birlikte Kafkasya Dağlı Halkları adına Paris’teki Dünya Barış Konferansına gitti, biz buna çok önem veriyoruz. Bu davranışınız bizim için çok değerlidir ve Abhaz halkı bunu unutmayacaktır.”
Aynı gün Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni, Paris Barış Konferansında temsil etmek üzere görevlendirilen Abdulmecid Çermoy başkanlığındaki 12 kişilik delegasyon İstanbul’a gelmiştir. İstanbul’da “Şimali Kafkas Cemiyeti” (Kuzey Kafkasya Derneği) temsilcileriyle bir araya gelen heyet üyeleri, onlarla birlikte Barış Konferansında Osmanlı Devleti’nin de desteğini sağlamak için görüşmeler yapmışlardır. Bu durum İstanbul’u işgal altında tutan İngiliz Devleti’nce tepkiyle karşılanmış, 29 Ocak gecesi “Şimali Kafkas Cemiyeti” (Kuzey Kafkasya Derneği)’nin yöneticileri ve önde gelen kişilerinden, İttihat ve Terakki Partisinin eski üyeleri Şhaplı Hüseyin Kadri (Karesi Milletvekili), Şhaplı Hüseyin Tosun (Erzurum Milletvekili, Milli Ajans Genel Müdürü), Hatko İsmail Canbulat (İzmit Milletvekili, Eski İçişleri Bakanı) Beyler, İngiliz Yüksek Komiserinin talebiyle hükümet tarafından tutuklanmışlardır. (Bu derneğin ve “Çerkes Teavun Cemiyeti”, “Kafkasya İstiklal Komitesi” vd. Kafkas diaspora örgütlerinin çalışanlarından Dr. Mehmed Reşid (Hanakhe), Zekeriya Zihni Baj vb. ise daha önce tutuklanmışlardı.)Tüm “bu vb. Kafkasyalı aydınların tutuklanması, Kafkasya’nın bağımsızlığı için diasporada yürütülmekte olan çalışmalar ve onları yürüten kadrolar için önemli bir kayıp oluşturmuştur.
9 Şubat’da KKC Hükümeti Başkanı Pşımaho Kotse(Kosok), Bakü’de bulunan İtilaf Devletleri Temsilcisi General Thomson’u şahsen ziyaret ederek kendisinden Beyazların Kuzey Kafkasya topraklarındaki ilerlemesini durdurmak için müdahalede bulunmasını rica etmiş ama olumlu bir sonuç alınamamıştır. Çatışmalar özellikle Terek bölgesinin Çeçenya yöresinde artarak devam etmiştir.
11 Mayıs 1919’da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin 1. kuruluş yıldönümü kutlamaları yapılmıştır. Temirhan Şura’da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Parlamentosu önünde sayıca az askeri birlikler tarafından bir resmi geçit yapılmış, törene şehir halkı ve çok sayıda öğrenci katılmıştır. Resmigeçitten sonra Parlamento’da bağımsız Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin birinci yılı dolayısıyla bir tören oturumu yapılmıştır. Bir konuşma yapan Devlet ve Hükümet Başkanı Pşımaho Kotse (Kosok), sözlerini “Yaşasın Dağlı demokrasisi, yaşasın demokratik Rusya ve yaşasın tüm Dünya demokrasisi!” sözleriyle bitirmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Diplomatik Temsilcisi Ahverdov’un “Yaşasın özgür Dağlı Halkların Birlik Cumhuriyeti!” sözleriyle sona eren uzun selam mesajı vb. kutlama mesajları okunmuş, milletvekillerinin arkasında yer alan öğrencilerden de iki kişi söz alarak Çeçence ve Kumukça birer konuşma yapmışlardır. Büyüklerinin karşısında konuştukları için özür dileyerek, kendilerinin de silahlandırılarak ülkenin özgürlüğü uğrunda savaşmak üzere cepheye gönderilmelerini isteyen çocuklara konuşmasında cevap veren Parlamento Başkanı Zubeyr Temirhan, “Sevgili ve kahraman evlatlarımız, sizlerin yurtsever olduğunuzdan hiç kuşkumuz yoktur. Fakat şu sırada sizleri cepheye göndermeye gerek yok. Yurdun özgürlüğü ve geleceği siz gençlerin elindedir. Bunu unutmayınız çocuklar” demiştir.
12 Mayıs 1919’da Temirhan Şura’dan Gönüllü (Beyaz) Ordu tarafından işgal edilmiş bulunan Grozni’ye giderek Gönüllü Ordu temsilcisi General Şatilov’la yapılan görüşmelere katılmış bulunan Kuzey Kafkasya Hükümeti Başkanı Pşımaho Kotse(Kosok), geri dönüşünde Kafir-Kumuk’un Kapçugay istasyonunda silahlı bir suikasta uğramış ama yara almadan kurtulmuştur. Daha sonra Parlamento oturumuna katılarak olayı anlatan Pşımaho Kotse(Kosok)’ye, geçmiş olsun dilekleri yanında, olayı fırsat sayan muhalif parlamenterlerden sert eleştiriler yapılmıştır. Bunun sarsıcı olay ve eleştiriler üzerine, bir yandan Beyaz Gönüllü Ordunun eylem ve işgalleri, öte yandan da Bolşeviklerin kışkırttığı grevler ve karışıklıklar karşısında da bunalmış bulunan Pşımaho Kotse(Kosok) Hükümeti istifasını vermek zorunda kalmıştır. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Parlamentosu, güçlü bir hükümet oluşturması umuduyla aynı gün General Mikail Halil’i görevlendirmiştir.
Gönüllü Ordu’nun işgali altındaki Grozni kentinden 20 Mayıs’ta hareket eden General Dratsenko komutasındaki 5000 kişilik bir Rus-Kazak birliği, demiryoluyla Dağıstan’ın Şamilkala (Petrovsk) kentine gelerek küçük çatışmalar sonucunda kenti 21 Mayıs’da işgal etmiş ve Temirhan Şura’daki KKC parlamentosuna, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni tanımadığını bildiren ve hükümetin feshedilerek parlamentonun dağıtılmasını isteyen bir ültimaton vermiştir. Bu tehdide karşılık durumu görüşmek üzere 23 Mayıs’da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Parlamentosu Dağıstan fraksiyonuna mensup üyelerin katıldığı özel bir oturum yapılmıştır. Toplantı sonucunda başında Albay Nuh Bek Tarkovski, General Mikail Halil, Albay Hacı Murat Orotshan, Albay Kaytmaz Alihan’ın bulunduğu subayların da etkisiyle ve “artık direnme olanağı kalmadığı” gerekçesiyle Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Parlamentosunun fesh edilmesini istemiş, Parlamento başkanı bu kararın oylanmasını isteyince de teklifin geçmeyeceğini tahmin eden subaylar Dağıstan grubunun Parlamentodan çekildiğini beyan etmiştir. Bu durumda Parlamento Başkanı da oturumu kapattığını bildirmiştir. Dağıstan grubu işgalci Gönüllü Ordunun isteği ve dayatmasına uyarak Dağıstan Hükümeti adı altında Mikail Halil başkanlığında yeni bir kukla hükümet kurmuştur.
29 Mayıs’da Tiflis’te gündemini Kuzey Kafkasya’daki Beyaz Gönüllü Ordu işgalinin oluşturduğu bir “Kafkas Konferansı” toplanmıştır. Toplantıya Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (Ali Han Kantemir, Butayev, Penzulayev), Gürcistan Cumhuriyeti (M. V. Ramişvili), Azerbaycan Cumhuriyeti (M. Y. Caferov, Fethali Han Hoyski, H. Hasmamedov) ve Ermenistan Cumhuriyeti (S.F. Tigranyan, S. S. Arutinyan, S. G. Mamikonyan) katılmıştır. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti eski Hükümet Başkanı Pşımaho Kotse (Kosok)’de Ali Han Kantemir’e konferansı desteklediklerine dair bir telgraf yollamıştır. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti temsilcisi Ali Han Kantemir, toplantı boyunca paydaşlarından Gönüllü Orduya karşı ortak mücadele edilmesini istemiş ama olumlu bir sonuç alınamamıştır.
Haziran 1919’da başta Kuzey Kafkasya olmak üzere Estonya, Azerbaycan, Gürcüstan, Letonya, Belorusya ve Ukrayna Cumhuriyetleri Hükümetleri Paris Barış Konferansından istedikleri sonucu alamadıkları için Paris Barış Konferansının sonucunu ve tutumunu protesto eden ortak bir nota vermişlerdir.
Ağustos 1919’da Kuzey Kafkasya’nın Gönüllü Ordu tarafından bütünüyle işgali üzerine Gürcistan ve Azerbaycan’a iltica eden Hükümet ve Parlamento üyeleri ve aydınlar, Tiflis’te “Kuzey Kafkasya Komitesi”ni kurmuşlardır. Ahmet Tsalıkkatı’nın başkanlığındaki bu komitede A.Ujakhov ve Mahomed Cabalov (Başkan Yardımcıları), Teregulov ve Bogdanov (Sekreterler), Gadiyev ve Asekiyev (üyeler) yer almıştır. İki ay önce parlamentosu dağıtılarak fiilen sona erdirilen Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin, Birleşik Kafkasya Dağlıları Merkezi İcra Komitesinin deklarasyonu çerçevesinde yeniden kurulmasını gaye edinen bu komitede, ülkedeki Rus nüfusun temsilcileri de yer almıştır. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti adına yeniden örgütlenmeye başlayan “Kuzey Kafkasya Komitesi” bölgedeki mülteci devlet adamı, aydın ve askerleri komite çatısı altına toplamaya çalışmıştır. Bunlardan birisi de Azerbaycan’da bulunan Türkiyeli genç Çerkes (Abhaz) subay Kazım Kap(Kapba)’dır. Kazım Kap(Kapba) Bakü’deki Kuzey Kafkasya Hükümeti temsilcisi Ali Han Kantemir’le birlikte Tiflis’e gitmiştir.
Tüm Kuzey Kafkasya halklarına mensup aydınların katılımıyla 27 Ağustos’tan beri Tiflis’te çalışmalarını sürdürmekte olan “Kafkasya Dağlı Halkları Konferansı”, 2 Eylül’de Gönüllü Orduya karşı tek bir mücadele cephesi oluşturulması konusunda, karar almıştır. 3 Eylül’de sona eren konferansta Gönüllü Orduya karşı yürütülmekte olan halk ayaklanmasının desteklenmesi ve komite üyelerinden Ahmet Tsalıkkatı, Ali Han Kantemir, Urusov, Malsag vb. ndan oluşan bir kurulun Dağıstan bölgesine gönderilmesine karar verilmiştir. Ayrıca konferansın sürekli icra organı olarak Ahmet Tsalıkkatı’nın başkanlığında 11 kişiden oluşan “Kafkasya Dağlı Halklarının Birlik Meclisi” (Parlamento), oluşturulmuştur.
Tiflis’deki yeni örgütlenmeye paralel olarak Çeçenya’da da yeni bir örgütlenme kurulmuş, Haziran ayında Dağıstan bölgesinde başlayan ve köyden köye yayılarak Ağustos ayı içinde tüm Çeçenya’yı da içine alan halk ayaklanmasının Çeçen-İnguş yöresindeki lideri Şeyh Uzun Hacı Saltınski, hâkimiyeti altındaki yörelerde İnaluk Arsanukay-Dışinski’nin başkanlığında kendisine bağlı bir “Kuzey Kafkasya Emirliği” hükümeti oluşturmuştur.
Eylül ayının ortalarında Tiflis’deki “Kuzey Kafkasya Birlik Meclisi” görevlendirmesi ile bölgedeki milli ayaklanmayı organize etmek üzere cephe komutanlığına atanan Türkiyeli genç Çerkes subay Kazım Kap (Kapba), Azerbaycan birliği görüntüsündeki birlikleriyle Samur ırmağı üzerinden Dağıstan’a girmiş ve Derbent cephesinde savaşan Kafkasyalı ayaklanmacıların komutasını ele almıştır. Kasımkent’i basarak düşman güçlerini ikiye bölen ve daha sonra Çalgankala civarındaki ormanlık yörede kendisini bekleyen Dağıstan isyancı müfrezeleriyle birleşen Kazım Kap (Kapba)’ın birliği Çalgankala’yı da ele geçirmiştir.
29 Eylül’de Levaşa köyü ve daha sonra Akuşa köyü Gönüllü Ordu birliklerinden kurtarılmıştır. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin eski şeyhülislamı Ali Hacı Akuşinski (Akuşalı) ile genç cephe komutanı Kazım Kap, Akuşa’da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin yedi yıldızlı bayrağının gölgesinde buluşmuşlardır. Kuzey Kafkasya Milli Birliklerinin gücü yeni katılmalarla 20.000 kişiye yaklaşmış ve komutanlık karargahı Lavaşi’ye taşınmıştır. Ekim ayı ortalarında da Lavaşi köyünde bir araya gelen tüm siyasi ve askeri grupların temsilcileri, olağanüstü bir toplantı yaparak tek ve ortak bir “Kuzey Kafkasya Savunma Konseyi” oluşturmuşlardır.
1920 yılının Ocak ayı başında Kuban bölgesinin merkezi Yekaterinodar’da, Kuban Bölge Meclisindeki (Rada) Dağlı Fraksiyonu ile Yekaterinodar, Maykop, Batalpaşa (Çerkessk) vd. yörelerden gelen Çerkes halk temsilcilerinin katıldığı bir danışma toplantısı yapılmıştır. Başkanlığını Kuşuk Natırb’ın yaptığı Dağlı Fraksiyonu Başkanlık Divanında, üye olarak Ançok Şımğokh, Murat Hatağoğ, Sultan Şakhim Girey ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti eski hükümet başkanı Pşımaho Kotse (Kosok) yer almıştır. Çok sayıda halk temsilcisinin yanında Kuban Çerkes Süvari Tümeni Komutanı General Sultan Kılıç Girey’in de bulunduğu ve söz aldığı toplantıda, ilerleyen Bolşevik güçleri karşısında Çerkes halkını korumak için alınması gereken önlemler tartışılmıştır.
Şubat 1920’de, Kurmay Yarbay İsmail Hakkı Berkuk (Kuzey Kafkas Ordusu Eski Kurmay Başkanı), Öğretmen Mustafa Butba, Pilot Yüzbaşı Tevfik, Topçu Üsteğmen İsmail Hakkı, Piyade Teğmen Cudî, Piyade Teğmen Muzaffer, Hakkı Bey ve altı asker-öğretmenden oluşan bir siyasi-askeri heyet incelemelerde bulunmak üzere Türkiye’den Kuzey Kafkasya’ya geçmek için Tiflis’e gitmiştir.
25 Şubat’ta Kuzey Kafkasya Ordusuna bağlı bulunan Kazım Kap komutasındaki birlikler, Dağıstan’daki Gunib istihkâmını ve köyünü ele geçirmiş Gunib’de, uzun bir süreden sonra tekrar Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin yedi yıldızlı milli bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. Şubat ayı sonlarında Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Savunma Konseyi, yurtdışına çıkmak zorunda kalarak Kafkas ötesi ülkelerinde yaşamakta olan Kuzey Kafkasyalı aydınlara hitaben bir bildiri yayımlayarak onları ülkelerine geri dönmeye ve mücadeleye katılmaya davet etmiştir. Türkiyeli heyetin yaptığı görüşmeler ve teşvik ile Mayıs 1920’de Çeçenistan’da Kayışyurt yöresinde “Kuzey Kafkasya Savunma Konseyi” bir kurultay toplamıştır. Toplantı sonucunda “Kuzey Kafkasya Savunma Konseyi “Tek ve bağımsız Kuzey Kafkasya Devleti’ni yeniden oluşturma azminde olduklarını” bir bildiri ile ilan etmişlerdir.
Mart ayı başında Tiflis’ten ayrılan heyet kendilerine mihmandar olarak verilen Albay Tsalıkkatı (Oset) ve Abubekir Pliyev’le (İnguş) birlikte Bakü üzerinden Dağıstan’a geçmişler önce Mecalis köyünde, Kuzey Kafkasya Meclisinin cephe komutanı ve eski Kuzey Kafkas Başkomutanı Kazım Kap(Kapba) ile daha sonra Akuşa’ya giderek Kuzey Kafkasya Savunma Konseyinin eski başkanı Ali Hacı Akuşinski ve onun yanında bulunan Nuri Paşa ile görüşmüşlerdir. Kuzey Kafkasya Savunma Konseyinin eski başkanı Ali Hacı Akuşinski ile yapılan görüşmede dini lider, “Sovyet olmamak koşuluyla” Karadeniz’den Hazar’a tüm ülkeyi kapsayacak bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nden yana ve onu desteklemeye hazır olduğunu, Çeçenya yöresinde bulunan Uzun Hacı Saltınski’nin de aynı görüşte olduğunu heyete bildirmiştir. Heyet, Uzun Hacı Saltınski ile görüşmek üzere Vedeno yöresine ulaştığının ertesi günü dini liderin vefatı üzerine görüşme gerçekleşememiştir. Uzun Hacı Saltınski’nin ölümüyle, “Kuzey Kafkasya Emirliği” adlı yerel hükümet de bütünüyle dağılmıştır.
22 Mart’ta Gönüllü Ordunun sözde “Kuzey Kafkasya Genel Valisi” General Erdeli, Kuzey Kafkasya topraklarını terk etmeye hazırlanırken, “Güney Rusya Orduları Komutanlığı” adına bir emirname yayınlayarak bölgedeki yönetimi dünkü düşmanı Kuzey Kafkasya Savunma Konseyine bıraktığını bildirmiştir.
25 Mart 1920’de Kuzey Kafkasya Savunma Konseyi güçleri Çolakh Alaverdi komutasındaki genel saldırısı sonucunda, önce Derbent kentini ve daha sonra Temirhan Şura kenti de aynı gün içinde ele geçirmişlerdir. Bir süredir çeşitli bölgelerde çalışmalar yapmakta olan Türkiyeli siyasi-askeri heyetin üyeleri Aziz Meker, İsmail Hakkı Berkuk, Mustafa Butba vd. milli güçlerin eline geçmiş olan Temirhan Şura kentinde Ali Han Kantemir gibi Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti kadrolarının önde gelen bazı kişileri ile bir araya gelmişlerdir.
Nisan ayı içinde Bolşevik fraksiyonuna bağlı kişiler Beyaz Ordu ile ortak mücadele kisvesi altında Kuzey Kafkasya Savunma Konseyi içine sızmaya ve bölge örgütlenmelerini ele geçirmeye de başlamışlardır.
13 Nisan 1920’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin eski Dışişleri Bakanı ve Kuzey Kafkasya Savunma Konseyinin Dışişleri Temsilcisi Haydar Bammat, Sovyet Rusya hükümetinin Dışişleri Halk Komiseri G. V. Çiçerin’e, Sovyet Kızıl Ordu birliklerinin Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti topraklarındaki eylemlerini protesto eden bir telgraf göndermiştir.
28 Nisan’da Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü, Bolşevikler tarafından ele geçirilmiştir. Dağıstan’dan Azerbaycan topraklarına giren XI. Kızıl Ordu, Azerbaycan komünistlerinin de işbirliğiyle önce Bakü’yü sonra da tüm Azerbaycan topraklarını işgal etmiştir. Azerbaycan’da bulunan bir kısım Türkiyeli subay ve askerler ile Türkiyeli komünistler de Bakü’nün Sovyet Rusya Kızıl Ordusu tarafından ele geçirilmesine yardımcı olmuşlardır.
Türkiyeli politik-askeri heyetin üyeleri Aziz Meker, İsmail Hakkı Berkuk ve Mustafa Butba’nın girişimi ve yönlendirmeleriyle 6 Mayıs’da Vedeno yöresindeki Kuetaş-Kort’ta milli bir kongre toplanmıştır. Bolşeviklerin yöreye gönderdiği bir Kızıl Rus Alayının silahlarının tehdidi altında çalışmalarını sürdüren Dağıstanlı, Çeçen ve İnguş delegeler Kuzey Kafkasya’nın birleşik ve bağımsız bir cumhuriyet olarak örgütlenmesi için çalışacaklarına yemin etmişlerdir. Kuetaş-Kort (Çeçence “Bilgeler Yurdu”) Kongresinde geçici bir Milli Mecliste oluşturulmuştur. Bu Mecliste Grozni, Vedeno, Hasavyurt yörelerindeki on beş yerleşim yerini temsil eden on beş delege yer almıştır. Meclis, birkaç gün önce bir Bolşevik-Rus birliği tarafından işgal edilmiş bulunan Vedeno kalesinin boşaltılması için bir ültimatom vererek çalışmalarına başlamıştır. Milli Meclisin Dargo köyünde devam eden toplantısında yeniden örgütlenmesi kabul edilen Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin Geçici Hükümeti oluşturulmuş, Aziz Meker, İsmail Hakkı Berkuk ve Mustafa Butba bu hükümet adına bazı dış ilişkilerde bulunma konusunda görevli ve yetkili kılınmıştır. Türkiyeli politik-askeri heyetin üyeleri, bölgede baskılarını ve saldırılarını artıran Kızıl Ordu ve Rus Bolşevikleri tarafından tutuklanma ve öldürülme tehlikesi karşısında, 8-10 Haziran’da Çeçenlerin yardımıyla dağları aşarak zorlukla Gürcistan topraklarına sığınmışlardır.
12 Haziran’da da Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin eski Dışişleri Bakanı ve Kuzey Kafkasya Savunma Konseyinin Dışişleri Temsilcisi Haydar Bammat, Tiflis’te Ukrayna Hükümetinin temsilcisi ile görüşmüş, Kuzey Kafkasya lehine destek sağlamaya çalışmış fakat olumlu bir sonuç elde edememiştir. 10 Haziran’da Tiflis’e gelen Türkiyeli politik-askeri heyetin üyelerinden İsmail Hakkı Berkuk ve Aziz Meker, Haydar Bammat’la birlikte, 14-15 Haziran’da Fransız Hükümetinin ve İngiliz Hükümetinin Tiflis Temsilcileriyle de bir görüşme yapmışlar fakat yine somut bir destek ve yardım sağlayamamışlardır.
Kuzey Kafkasyalı milliyetçiler tarafından ülkedeki milli mücadeleye katılması için davet edilmiş bulunan İmam Şamil’in İstanbul’da bulunan küçük oğlu Kamil Paşa’nın yaşlı ve hasta olması nedeniyle kendi yerine Kafkasya’ya gönderdiği oğlu Said Şamil, Suriye-Ürdün’deki Kafkasyalı sürgünlerden iki Çeçen arkadaşıyla birlikte temmuz ayı içinde Tiflis’e gelmiştir. Genç Said Şamil, Kuzey Kafkasya’ya geçmeden önce Tiflis’te bulunan Kuzey Kafkasyalı aydınlarla ve bir süredir ülkede bulunan Türkiyeli politik-askeri heyetin üyelerinden İsmail Hakkı Berkuk, Aziz Meker, Mustafa Butba ile de görüşmüştür. Said Şamil Gürcistan Cumhuriyeti Hükümeti üyeleri ve İtilaf Devletlerinin Temsilcileri ile de görüşmeler yaparak bağımsız Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ve Kafkasya Konfederasyonu oluşturulması konusunda destek bulmaya çalışmıştır.
Ağustos ayı içinde eski Kuban Çerkes Süvari Tümeninin subay ve askerleri ile sivillerden oluşan 1500 kadar Kubanlı Çerkes (Adıge-Karaçaylı-Abaza vd.) General Sultan Kılıç Girey komutasında Abhazya’dan dağ geçitlerini aşarak Kuban bölgesinin Karaçay yöresine girmiş ve Kızıl Ordu güçleriyle çatışmaya başlamışlardır.
Ağustos ayının sonlarında Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin eski Din İşleri Konseyi Başkanı Necmeddin Gotsinski’nin başkanlığında 15 kişilik bir Dağıstan kurulu, Said Şamil’le görüşmek üzere, Gürcistan’ın doğu sınırındaki Lagodekhi kasabasına gelmişlerdir. Burada Said Şamil ile Sovyet Rus işgaline karşı ne yapılması gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulunmuşlardır. Said Şamil toplantıya gelmeden önce Tiflis’te bulunan Kuzey Kafkasya Birlik Meclisinin üyeleri ile bir istişare yapmış, Dağıstan kuruluna -sonucu belli olmayacak zamansız bir ayaklanma hareketini önlemek için- “şimdilik sükûn içinde önlemler almak ve işleri dışarıdaki olayların gelişmesine göre ayarlamak” konusundaki kararlarını açıklamış ve kurul ile fikir birliğine varılmıştır. Fakat Dağıstan Kurulu bölgelerine geri döndükten sonra ayaklanma kararı almış ve liderlik etmesi için Said Şamil’i Dağıstan’a çağırmışlardır. Kuzey Kafkasya Birlik Meclisi’nin sosyalist üyelerinden Ahmet Tsalıkkatı ve Haydar Bammat Menşevik Gürcüstan’ı ziyaret eden Avrupalı sosyalist önderlerle (Kautski, Vandervelde, Henderson ve Snouden’e) bir görüşme yapmış ve onlara Kızıl Ordunun ülkedeki işgallerini kınayan ve Kuzey Kafkasya bağımsızlık hareketinin haklılığını vurgulayan bir tarihi bildiri sunmuşlardır.
1920 yılı Eylül ayının ilk günlerinde, Said Şamil, ayaklanmacıların çağrısı üzerine 50-60 kişilik bir grup ile Dağıstan’a gelmiştir. Said Şamil, gittiği her yerde halk tarafından dedesi İmam Şamil döneminden kalmış bayraklarla ve sevgiyle karşılanmıştır. Necmeddin Gotsinski ve Albay Kaytmaz Alihan’ın komutasındaki küçük Kuzey Kafkasyalı birlikler, Gürcistan’dan Dağıstan’ın güneyindeki dağlık yörelere girerek Rus Kızıl Ordusuna ve yerel Sovyet güçlerine karşı silahlı eylemleri artırmışlardır. Milli kurtuluş ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı sloganı altında başlayan ve bir anda genişleyip kitleselleşen milli ayaklanma, kısa sürede Gunib, Avar, Andi, Gazikumuk yörelerine ve Dağıstan’ın en uzak ve erişilmez kısımlarına kadar yayılmıştır. Bu sırada Kuban bölgesinin Karaçay-Çerkes yörelerinde Ağustos ortalarında General Sultan Kılıç Girey’in önderliğinde başlatılmış bulunan milli ayaklanma hareketi de genişleyerek sürmüş, Kızıl Orduya karşı yürütülen başarılı bir gerilla savaşı ile düşmanın stratejik noktaları, bazı silah ve cephane depoları vs. ele geçirilmiş ve ayaklanma gittikçe genişlemiştir.
Ekim ayında ayaklanmalar Terek bölgesine -özellikle Çeçen yörelerine- doğru da genişlerken, Bolşevik Ruslar, 1877-78 yılındaki milli ayaklanmalar sırasında Çarlık Rusya’sı Hükümetinin de uygulamış olduğu klasik bir oyunu oynamışlar, Kuzey Kafkasya’nın ayaklanmaya katılmasından korktukları genç kitlelerini, çeşitli yöntemlerle ülkeden uzaklaştırmaya çalışmışlardır. Ekim ayı ortalarında Kuzey Kafkasyalı milli güçler, Rus Kızıl Ordusunun Botlikh’teki gücünü imha etmiş, Hunzakh ve Gunib garnizonlarını kuşatarak merkezle bağlantısını koparmışlardır. Harekâtın sürdüğü Andi, Avar ve Gunib yöreleri halkının da tam desteğiyle “sudaki balık gibi rahat hareket eden” Milliyetçiler, Kızıl Orduya karşı 3000 kişilik bir savaşçı ordu oluşturmuşlardır. Askeri durumun Bolşevikler aleyhine dönmesi üzerine Azerbaycan’da bulunan XI. Kızıl Ordu karargâhından da Dağıstan’a yeni birlikler sevk edilmiştir.
1920 yılının Kasım ve Aralık ayları diplomatik temasların arttığı bir dönemdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hükümetinin Dışişleri Bakanı Bekir Sami Kundukh, Sovyet Rusya Hükümetinin engelleme gayretlerine karşın geldiği Kuzey Kafkasya’da, özellikle de kendi doğduğu bölge olan Terek’de ve Osetya yöresinde çeşitli görüşmeler yaptıktan sonra, Bakü üzerinden Gürcistan’ın merkezi Tiflis’e gelmiştir. 13 Kasım’da, Ankara Hükümetinin Tiflis temsilciliğine atanmış bulunan Kazım (Dirik)’in de katılmasıyla, Kuzey Kafkasyalı devlet adamları ve aydınlarla bir ortak heyet oluşturulmuş ve Tiflis’teki, İngiliz ve Fransız temsilcileriyle de çeşitli görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde Kuzey Kafkasyalı heyet, bağımsız Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin de katılacağı bir “Kafkasya Konfederasyonu” fikrini yeniden gündeme sokmuşlardır.
Aralık 1920’de Dağıstan’da, Khocalmakhi köyü önlerine kadar ilerleyen milliyetçi güçler, göğüs göğüse yapılan kanlı çarpışmalardan sonra burada bulunan Rusların 176. Alayının bir taburunu, bir süvari bölüğünü ve 283. Alayın bir bölüğünü darmadağın ederek geriye püskürtmüşlerdir. 1000 süngülük bir güçle geriye çekilmekte olan Rusları izleyerek Levaşi’ye da giren milliyetçiler burada 150 Kızıl Ordu askerini daha yok etmiş fakat hızlı bir şekilde takviye alamadıkları için Ruslar Levaşi’ye tekrar girmeyi başarmışlardır.
Dağıstan bölgesindeki Kızıl Ordu birliklerine komuta etmekte olan A. Todorski, daha sonra kaleme aldığı anılarında, “1920 yılının son günlerinin, Dağıstan’daki ayaklanmayı hazırlayanların, başarıdan başarısızlığa doğru kaydıkları bir dönüm noktası olduğunu” belirtmiştir. Aynı günlerde, Kuban bölgesinde, Karaçay-Çerkes yöresinin önemli bir bölümünü Kızıl Ordu güçlerinden temizleyerek Batalpaşa (bugünkü Çerkessk) önlerine kadar ilerlemiş bulunan General Sultan Kılıç Girey yönetimindeki Kafkasyalı milliyetçiler ise, Kırım’daki General Vrangel güçlerinin tasfiyesi üzerine oradan bu bölgeye kaydırılan üstün Kızıl Ordu güçleri karşısında yenilerek Karaçay’ın dağlık yörelerine çekilmişlerdir. Teberda’da birliklerini dağıtan Sultan Kılıç Girey ile arkadaşları, yanlarında kalan ve aralarında kadınlar ve çocuklar da bulunan 1000 kadar kişiyle, kış ortasında, karlar ve buzlarla kaplı Kafkas dağ geçitlerini büyük güçlüklerle aşıp, üç günlük bir yaya yürüyüşünden sonra Abhazya yöresine sığınmayı başarmışlardır. Kuban bölgesindeki milliyetçi ve Sovyet Rusya karşıtı direnişin kırılması üzerine, Sovyet Rusya Hükümeti, bu bölgedeki 9. Kuban Ordusunun alaylarını da Dağıstan ve Çeçenya yörelerinde direnişi sürdürmekte olan milliyetçi güçlerin üzerine sevk etmiştir.
4 Ocak 1921’de Dağıstan bölgesinin Andi köyünde, Said Şamil’in önderliğinde milli bir kongre toplanmıştır. Andi yöresinin her köyünden 4-10 delegenin çağrıldığı bu Kongreye başta Vedeno yöresi olmak üzere Çeçenya’nın birçok yerinden de delegeler gelmiştir. Toplantılarda, tüm Çeçenya’nın da milli direnişe fiilen katılmasını sağlamak üzere oraya Çeçen delegelerle birlikte propaganda malzemesi ve yeni milli güçler oluşturulması için temsilciler gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
16 Şubat’da Gürcistan’a saldıran XI. Kızıl Ordu birlikleri ciddi bir direnişle karşılaşmadan 25 Şubat’ta başkent Tiflis’e girmişler ve Kuzey Kafkasya’nın son direniş noktalarının dış dünya ile olan tüm temasını kesmişlerdir.
Mart ayı başında düzenlenen Londra Konferansında TBMM Hükümetini temsil eden heyetin Kuzey Kafkasya kökenli başkanı Bekir Sami Kundukh, 4 ve 16 Mart günlerinde iki kez İngiltere Başbakanı Lloyd George ile görüşmüştür. Bekir Sami Kundukh, Lloyd George’u başta Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti olmak üzere Kafkasya’daki devletlerin bağımsızlığını tanımaya çağırmış, Sovyet Rusya ile Türkiye arasında Kuzey Kafkasya, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’dan oluşan güçlü bir Kafkasya Konfederasyonu’nun kurulmasının hem Türkiye’nin, hem de İngiltere’nin yararına olacağını öne sürmüş ancak Lloyd George’u ikna edememiştir.
Sovyet Rusya hükümetinin ve Kızıl Ordusunun tüm diğer cephelerde rahatlaması ve Kuzey Kafkasya’ya büyük askeri güçler yığması sonucunda, Mart 1921’in ilk yarısı içinde Kızıl Ordu, Dağıstan ve Çeçenya bölgelerindeki Kuzey Kafkasya milli güçlerine karşı önemli bazı başarılar kazanıyor. Kuzey Kafkasyalı milliyetçilerin en önemli milli direniş noktaları birer birer düşüyor.
16 Mart 1921’de Rusya SFSC ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti arasında Kuzey Kafkasya’daki direnişin dış desteğini de kesmeyi amaçlayan “Moskova Anlaşması” imzalanmıştır. Anlaşmanın altına imza atan taraflar, anlaşmanın 8. maddesiyle “topraklarında, diğer taraf ülkesinin ya da ülke parçalarından birinin hükümet görevini üzerine alma iddiasında bulunan ve diğer ülkeye karşı mücadele amacı taşıyan toplulukların yerleşmesini kabul etmemeyi” de yükümlenmişlerdir. Sovyet Rusya’nın hiçbir zaman uymadığı bu madde, 1920-30’lu yıllar boyunca Türkiye’ye sığınmış bulunan Kuzey Kafkasya, Azerbaycan, Kırım, İdil-Ural ve Türkistanlı siyasi göçmenler üzerinde baskılar oluşturulmasına gerekçe olmuştur.
Kızılordunun Gürcistan’ın büyük bir kısmını işgal etmesinden sonra Gürcistan Menşevik Hükümetinin üyeleri ile birlikte Batum’a ve Abhazya’nın kentlerine çekilmiş bulunan çok sayıda Kuzey Kafkasyalı politikacı, asker ve halktan insanlar mart ayının ortasından itibaren bölgeyi terk ederek bir kısmı gemiyle, bir kısmı ise Batum garnizonunun da Bolşeviklere katılması nedeniyle Bolşevik Gürcü askerlerle çarpışarak karayolundan İstanbul’a ve Anadolu’nun kıyı kentlerine geçmişlerdir.
25 Mart’ta Paris’te Kuzey Kafkasya delegasyonu Başkanı Abdülmecid Tapa Çermoy, Vassan Girey Cabağı ve TBMM Hükümetinin Dışişleri Bakanı Bekir Sami Kundukh, Gürcü temsilcilerden M. Çenkeli ve Z. Avalişvili bir toplantı yaparak Kafkasya’daki son durumu değerlendirmişlerdir.
Mayıs ayında Kuzey Kafkasya’daki son direniş noktalarını da etkisiz hale getirmek isteyen Sovyetlerin XI. Kızıl Ordusu ile IX. Ordunun bir bölümü de (35-40 bin arasında askeri ve siyasi personel - 27 piyade alayı, 6 süvari alayı, 6 topçu birliği, iç güvenlikle görevli iki müfreze ile hava, zırhlı ve teknik birlikler) dört bir koldan saldırıya geçmişlerdir. 21 Mayıs’ta direnişe devam eden son noktalar olan dağ köyleri Megitl ve Şidi de Ruslar tarafından ele geçirilmiştir. Türkiye’den gelerek milli direnişin liderleri arasında görev almış bulunan Said Şamil, Çeçenya Yöresindeki son eylemlerinden sonra, Kızıl Ordunun işgalinde bulunan Gürcistan’ı aşarak Türkiye topraklarına sığınmayı başarmıştır. İmam Necmeddin Gotsinski ile diğer bir kaç önder, dağlık Çeçenya yörelerine çekilerek bir süre daha mücadelelerini sürdürmüşlerdir. Necmeddin Gotsinski ancak 1925 yılında Kızıl Ordu askerlerince tesadüfen ele geçirilerek idam edilmiştir.
Kadim coğrafyasına üç yıl süren bir bağımsızlık dönemi yaşatan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin, önce Beyaz ordu tarafından yıpratılması sonra Kızılordu tarafından yıkılmasıyla, Kuzey Kafkasya’nın trajik sömürge tarihi kısa bir kesintiden sonra yeniden başlamıştır.